1999 KISA FİLM YAZILAR - HABERLER

İçeriğe git

Ana menü:

1999 KISA FİLM YAZILAR

YAZILAR
 



İFSAK SİNEMASINDA 24 KARE
Bugün 20 Ekim 1999
İki ay sonra herkesin  heyecanla beklediği 2000 yılına gireceğiz.
Yakın tarihde yaşanan Marmara depreminin soğukluğu hala üstümüzde.
Geçmişe ilişkin düzenli notlar tutmadığım için anılar beni hızla terkediyorlar. Birçok olayı, ismi kolayca anımsayamıyorum. Belleğim, günlük kargaşa ve koşuşturmanın yorgunluğu içinde, geri dönmeme konusunda direniyor.
Fransa’da sinema eğitimimi tamamlamış ve 3 yıl aradan sonra İstanbul’a dönerek çalışmaya başlamıştım.  İbrahim Akyürek’in aracılığı ile İFSAK la tanıştım. Sanırım 1977 yılıydı. İFSAK adının içinde “sinema” sözcüğünün bulunmasına karşın  o yıllarda bu konuda hiç bir etkinlik yapılmıyordu. Daha öncesini bilemiyorum. Kayıtlara geçmiş bir saptama yok. Anımsadığım kadarıyla  İbrahim Akyürek, Sedef Er, Nejat Demirel, Emin Kurşun, İlhan Uçku ve Ahmet Güven’ den oluşan bir ekiple çalışmaya başladık. Bu isimlere daha sonra, Yusuf  Fakıoğlu, Erdem Gökgücü İbrahim Sarı ve Gökhan Sanlav da katıldı.
Ülkemizde, 20 Ocak 1963 yılında, İstanbul’da “Robert Kolej Sinema Kulübü” kurulmuş ve amatör sinemada bir hareketlilik başgöstermişti. 1967-1970 yılları arasında dört kez  gerçekleştirilecek olan “Hisar Kısa Film Yarışması” da bu alana olan ilgiyi arttırmıştı. Neki bu girişimler fazla soluklu olmamış ve kesintiye uğramıştı. Böyle bir ortamda “İFSAK Sinema Birimi” olarak kolları sıvadık ve çalışmaya başladık.
Tam 22 yıl önce “1. İFSAK Kısa Film Yarışması” nın şartnamesini hazırlayarak, ulaşabidiğimiz yerlere dağıttık. Ne arayan var, ne soran. Bunun üzerine doğrudan bizler tanıdıklarımızı arayarak yarışmaya katılmalarını istedik. O günlerde daha video kameralar yok. 8mm film kameralarıyla çekim yapılıyor ve büyük bir kısmı sessiz. Çok az film bulabildik  ve hemen hemen hepsine  ödül verdik. Haftanın belirli günlerinde de bu filmleri gösteriyoruz ama filmler çok küçük ve çok ekli olduğu için habire kopuyor. Asetonla tekrar yapıştırıyoruz ama nerdeyse her gösteriden sonra film biraz daha kısalıyor. Yerine koyabileceğiniz birşey de yok, çünkü bunlar doğrudan pozitif çekilmiş olan tek kopya. İFSAK sinema birimine gelip giden üyelerin bir kısmı film çekmeye başlıyor ama dişe dokunur çalışmalardan söz etmek olası değil.
Sanırım 1987 yıllarında, “Temel Sinema Kurslarını” başlatıyoruz. İlgi çok fazla. Türk sinemasın’da adını duyurmuş, Atıf Yılmaz, Atilla Dorsay, Hüseyin Özşahin, Rekin Teksoy, Vedat Türkali gibi isimler ders veriyor. Bu kursları sürdürüyoruz ama İFSAK’ da, kendini sadece fotograf kimliği ile özdeşleştirmiş isimler, bu hareketlilikten pek de mutlu gözükmüyor. Genel kurullarda hep fotograf öne çıkarılıyor. Yönetim kurullarına, sinemayla ilgili sadece bir kişinin girmesine izin veriliyor. Listeler ona göre yapılıyor. “Sinemacılar-Fotografcılar” yapay ikilemi sıcak tutulmaya çalışılıyor. Sinema birimini çalıştırmak zaten kolay değil. Fotograf gibi bağımsız çalışamıyorsunuz. Hep ekip çalışması ve ciddi bir altyapı gerekiyor. Üyelerin hepsi ya değişik işlerde çalışıyor, ya da öğrenci. Boş zamanları birbirine uymuyor. Zaten topu topu hepimiz 6-7 kişiyiz. 1988 yılında Fransız Kültür Merkezi ile beraber “Uluslararası Kısa Film Festivali”ni başlatıyoruz. İFSAK’ da iki yılda bir yönetim kurullarının değişmesi bile, “sinemacılar” diye adlandırılan gruba sahip çıkılmasını beraberinde getiremiyor. İlişkiler giderek soğuyor ve “sinemacılar dışarı !” seslerinin yükselmesiyle birlikte, geri dönülemesi zor bir kopuş gerçekleşiyor.
Herşeye karşın, “Kısa Film Yarışması” nı ve “Uluslararası Kısa Film Günlerini”, İFSAK’a en ufak bir maddi yük getirmeden sürdürüyoruz. Çünkü istiyoruz ki ülkemizde artık bazı şeyler süreklilik kazansın. Saman alevi gibi sönmesin. “Türk gibi başla….” sözü geçerliliğini yitirsin. Son yıllarda İFSAK yönetiminde görev alan genç insanların  amatör sinemaya olumlu yaklaşımları, içten destekleri ve emeğe saygıları, çabalarımızın pek de boşa gitmediğini gösteriyor.
1921 yılında, Şadi Fikret Karagöz’ün , Şarlo’nun filmlerini anımsatan 20 şer dakikalık kurmaca kısa filmleriyle başlayan geleneğimiz, bugün geldiği noktada İFSAK’a çok şey borçludur. Yeşim Ustaoğlu, Uğur İçpak, Nuri Bilge Ceylan, Oğuzhan Tarcan, Muammer Özer, Mustafa Altıoklar, Reis Çelik, Dilek Gökçin gibi birçok isim amatör sinema süzgecinden geçerek bugünlere gelmiştir. Hepsinin yüreğinin bir köşesinde İFSAK’a olan sevgi ve saygı vardır.
Sinema alanında, aradan tam 22 yıl geçmiş olmasına karşın, İFSAK imzalı hiç bir etkinliğin en ufak bir olumsuz eleştiriye ve tartışmaya yol aşmamasından büyük onur duyuyoruz. Ülkemiz kısa metraj film alanı için İFSAK adı artık ayrılmaz bir parçadır. Bu gün yarışmamıza onlarca film başvuruyor, parasal ödül vermememize karşın, İFSAK ödülleri bir prestij olarak algılanıyor ve önemseniyor. Bugüne dek “İFSAK Kısa Film Yarışması”na 1000 e yakın film başvurdu. Bunların yaklaşık 120 tanesine ödül verdik. Genç sinemacıları yüreklendirdik. Ülkemizdeki amatör sinemanın motor gücü olduk, kilometre taşlarını oluşturduk.  “Uluslararası Kısa Film Günlerine” katılan yabancı ülke sayısı da giderek artıyor. Filmleri  yaklaşık yedi bin kişi ücretsiz olarak izliyor.
Her yıl düzenli olarak verdiğimiz “İFSAK Sinema Ödülleri” nin amacı ise, sinemaya, özellikle de genç sinemacılara içten, sürekli ve alçakgönüllük sınırları içinde katkıda bulunmuş, medyatik olmayan kişi ve kurumlara, toplumun dikkatini çekmek, onlara sevgi ve saygımızı sunmaktır. Bu güne dek ödül verilen isimlere bakıldığında, ne denli doğru seçimler yapıldığı da kolaylıkla görülmektedir.
Sinema dünyasında, kısa metrajın sıcaklığını, dostluğunu, içtenliğini uzun metrajın ekonomik koşullara sıkıca bağlı ortamında yakalayabilmek oldukca güç.
Kısa metraj film olgusu, dünyanın tüm ülkelerinde önemini koruyor. Çünkü kısa metraj, deneysel sinemanın, çarpıcı öykülerin, görsel belgelerin, amatör yaklaşımın yaratım ortamını oluşturuyor. Yaşama değişik bir açıdan bakabilme zenginliğini yaratıyor. Büyük bütçeler gerektirmeden, hem ulusal hem de uluslararası boyutta sinemasal yaşamdan, özellikle gençlerin payalabilmesini sağlıyor.
Şunu unutmamak gerekir ki, amatör sinemacı, acemi sinemacı demek değildir. Kuşkusuz içinde acemileri de olacaktır. Neki onların da, kısa zamanda kendilerini yetiştirmemeleri için bir neden yoktur. Asıl önemli olan,  örgütleri güçlenmemiş ve genç sinemacıları varolmayan ülkelerin, gerçek sinema dünyasına da sahip olamamalarıdır. Tek çıkış yolu, ciddi kültür politikalarının oluşturulması ve gençlerin önündeki engellerin kaldırılmasıdır.
İnanıyoruz ki İFSAK, geride bıraktığı 40 yıl boyunca, bu sorumluluğunu ciddi olarak yerine getirmiş ve sivil toplum örgütleri arasındaki saygın yerini çoktan almıştır.
Hilmi Etikan

 
İçeriğe dön | Ana menüye dön